Hainlerin Sonu


Yalnız Cumhuriyet döneminde değil, Osmanlı İmparatorluğu zamanında da ülkemizde bol miktarda hain vardı.

Dokuzuncu Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’e mal edilen ilginç bir öykü vardır.

Yavuz Sultan Selim tebdili kıyafetle “Kuşçular Çarşısı”nı geziyormuş.

Bir ara gözü kekliklere takılmış padişahın… Merak edip sormuş:

“Şu keklikler kaça?”


“Tanesi iki gümüş lira efendim…”


“Peki şurada diğerlerinden ayrı tutulan, özel kafes içinde kınalı bir keklik var. O kaça?”


Satıcı:


“O keklik 200 gümüş lira efendim” demiş.

Padişah şaşırmış:

“Bunun diğerlerinden ne farkı var ki, öbürleri iki lira iken, bu yüz misli daha pahalı?”

Satıcı “Bu keklik özel eğitimli, çok güzel öter, diğer keklikleri tuzağa düşürür. O ötünce ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşur. Tabii avcılar da etrafa doluşan keklikleri kolayca avlarlar” demiş.

“Peki” demiş padişah “Al sana 100 altın, onu satın alıyorum.”

Padişah parayı verip kekliği alınca hemen oracıkta kafasını kopartıp kuşu öldürmüş!

Satıcı şaşırıp:

“Aman efendim, hem 100 altın verdin, hem de kuşun kafasını koparttın. Neden yaptın bunu?” diye sorunca padişah gürlemiş:

“Bu kendi cinsine ihanet eden bir kekliktir. Hainlerin sonu budur!”