Ka

Kaplanlar Hakkında Çeşitli Bilgiler:


* 80 yıl öncesine kadar 9 tür kaplan vardı, şu an bu sayı 6'ya düşmüştür. Geriye kalan kaplan türlerinin de 15 yıl içinde tükeneceği tahmin edilmektedir.

* Amerika'da kafeslerde tutulan kaplan sayısı vahşi doğadaki kaplan sayısından fazladır.

* Avlanan kaplan aile babasıysa önce dişi kaplan ve yavruların doymasını bekler.

* Bali kaplanı sırf nesli tükensin diye bilinerek öldürülüyordu. Çünkü Bali adasının yerli halkı bu kaplanın şeytanın ve afetlerin elçisi olduğuna inanıyordu.

* Beyaz kaplanlar egzotik hayvan ticareti ve avlanma sonucu vahşi doğada bulunan en ender hayvanlardan birisi konumuna düşmüştür. Son elli yıldır vahşi doğada beyaz kaplan görülmemiştir. Yalnızca hayvanat bahçelerinde bulunmaktadırlar.

* Bir kaplan başka bir kaplanın av alanında avlanırsa etini onunla paylaşır.

* Eğer bir kaplan ile göz göze gelirseniz, yaşama şansınız artar. Çünkü kaplanla göz göze gelmeniz demek, kendisini belli ettiği anlamına gelir ve kaplan başka bir av aramaya başlar. Bu yüzden Hintliler kafalarının arkasına yüz şeklinde maskeler takarlar.

* Genelde kaplanlar kurbanlarının boyunlarından ısırarak öldürürler, faka pençe darbesi ile bir ayının kafasını bile kırabilirler.

* Kaplanlar altı metrenin üstünde ileriye doğru zıplayabilirler. Zıpladıklarında beş metre yükseğe kadar da çıkabilirler.

* Kaplanlar avlarını çekmek için diğer hayvanların ses ve çağrılarını taklit edebilmektedirler.

* Kaplanların bacakları o kadar güçlüdür ki, öldüklerinde bile bir süre ayakta kalırlar.

* Kaplanlar, diğer kedigillere göre daha paylaşımcılardır.

* Kaplanlar diğer kedilerden farklı olarak suda yüzmeyi severler, avlanabilmek için nehirleri çok rahat aşarlar.

* Kaplanlar, etoburlar arasında ikinci en büyük beyinli canlılardır. (Birinci sırada kutup ayıları bulunur.)

* Kaplanlar, insanları av olarak görmemektedirler.

* Kaplanlar, kedigillerin en büyüklerindendir. 550 kiloya kadar ulaşan kaplanlar mevcuttur.

* Kaplanlar yalnız yaşayan hayvanlardır.

* Kaplanlar yaşamlarının ilk haftasında tamamen kördürler.

* Kaplanlar yemek ayırmadan her şeyi yerler. Antilop, bufalo, türlü türlü kuşlar, kemirgenler ve hatta timsah bile yiyebilirler. Hatta leopar dahi yedikleri görülmüştür.

* Kaplanların kısa süreli bellekleri son derece gelişmiştir. İnsanoğluna göre bu konuda 30 kat iyidirler. Bu, kaplanların neredeyse her şeyi hatırladıkları anlamına gelmektedir.

* Kaplanların pütürlü dilleri zımpara gibidir, bu dil yapısı et yerken etin ayrışmasına yardımcı olur.

* Kaplanların salyası, mikroorganizmaların çoğalmasını engelleyen antiseptik bir sıvıdır.

Karaca, Hayrettin


Karaca, HayrettinHayrettin Karaca, 4 Nisan 1922 tarihinde Bandırma’da dünyaya geldi. Babası Hocazade Halil Efendi, annesi Zehra Hanım olup her ikisi de Kırım muhaciri idi. Liseyi bitirdikten sonra ailesinin triko-örme işinin başına geçip “Karaca Firması”nı ülkenin en başarılı sanayi kuruluşlarından biri haline getirdi. “Karaca Firması” Türkiye’de ihracatın liderliğini yapmış, üstelik bunu diğer kuruluşlardan neredeyse 20 yıl önce gerçekleştirmiştir. Hayrettin Karaca bu konuda şöyle konuşmaktadır: “Ben sanayici olmak istemiyordum. İstediğim edebiyatla ilgilenip kalan zamanımı doğayla iç içe geçirmekti. Fakat o günlerde babamıza karşı çıkmak söz konusu değildi.” Hayrettin Karaca ellili yaşlarında, Türkiye’nin ilk özel arboretumunu kurdu. Yurtiçi ve yurtdışında gezdiği her yerden tohumlar topladı, botanik bahçelerini gezdi, bağlantılar kurdu. Bugün Yalova’daki “Karaca Arboretumu”, dünyanın her yerindeki botanikçiler tarafından bilinmektedir. Yılda iki kez yayınlanan “Arboretum Magazin” bilimadamlarının araştırma ve görüşlerinin yayınlandığı bir forumdur. 14.000 türü barındıran arboretum aynı zamanda ülkenin tehlikedeki türleri için bir gen koruma merkezidir. “Hannover Üniversitesi”nden ekoloji profesörü Franz H. Meyer, Hayrettin Karaca’dan “Şimdiye kadar hiç böylesine kişisel çıkar gütmeden, kendini insanlığın yararına çalışmaya adamış birine rastlamadım” diye bahsetmektedir. Karaca “TEMA Vakfı”nın kurucularındandır. Bu vakıf doğal hayatla ilgilenmeye, özellikle ağaç dikim çalışmalarına devam etmektedir. Hayrettin Karaca çevre için yaptığı çalışmalardan ötürü çok sayıda ödül ile takdir edilmiştir. Bunlar sırasıyla şöyledir: Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi tarafından Fahri Doktora (1990), Birleşmiş Milletler Çevre Programının ‘Global 500 Roll of Honour’ Ödülü (1992), Çevre Bakanlığı tarafından ‘Çevre Beratı’ (1992), Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından verilen ‘Çevre Ödülü’ (1993), Uluslararası Lions Club tarafından ‘Melvin Jones Fellow Ödülü’ (1994), Çevre Bakanlığı tarafından ‘Üstün Hizmet Ödülü’ (1994), ODTÜ tarafından ‘Felsefe Onur Doktorası’ (1995), Ege Üniversitesi tarafından ‘Fahri Doktora’ (1995), Milli Olimpiyat Komitesi ‘Fair Play Ödülü’ (1996), Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ‘Hoşgörü Ödülü’ (1996), Atatürk Kültür Merkezi tarafından ‘Şeref Üyeliği Beratı’ (1997), Kırıkkale Üniversitesi ‘İlk Fahri Doktora Unvanı’ (1997), Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü (1997), ÇEVRETED tarafından ‘Çevreted 97 Onur Ödülü’ (1997), Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ‘2000 Yılının Öncüleri Ödülü’ (1998), Genç Hukukçular Derneği tarafından ‘Yılın Yurttaşı Ödülü’ (1998), Türkiye Çocuk Dergisi tarafından Babalar Günü nedeniyle ‘Toprak Baba Unvanı’ (1998), Anadolu Üniversitesi Fahri Doktora Ödülü (1998), BİLSES Vakfı ‘Çevre Ödülü’ (1998), Ankara Çankaya İzci Grubu tarafından ‘Yılın Doğa Dostu Ödülü’ (1998), Ankara Gazeteciler Cemiyeti tarafından ‘Yılın Adamı Ödülü’ (1999), Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı tarafından ‘1998 Türk Dünyasına Hizmet Ödülü’ (1999), TBMM Onur Ödülü (2005), Right Livelihood Award (Alternatif Nobel Ödülü) (2012), Birleşmiş Milletler ‘Orman Kahramanı Ödülü’ (2013).

Katpatuka:

Kapadokya’nın eski adı. Pers dilinde “güzel atlar ülkesi” anlamına gelir. Kapadokya tarihte Hristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuştur.

Kaz Tüyü Yastık Yapımı:

Tüyleri Yolunmuş Bir KazKazlar on haftalık iken tüyleri yolunmaya başlanır ve bu işlem her altı haftada bir tekrarlanır. Tüylerin yolunması sırasında kaçmaya çalışan kazların vücutlarında yaralar oluşur. Bu yaralar kazların canlı canlı dikilmeleri ile sonuçlanır. Kısacası kazların tüylerinin yolunması büyük bir vahşettir. Bu vahşet, insanlar kaz tüyü yastıkta uyumaktan vazgeçtikleri takdirde sona erecektir. Lütfen bu vahşete ortak olmayın, bu ilkelliği sona erdirin. Bu ancak insanların duyarlı olmaları ile mümkün olacaktır!