10.02.2018

Kuyu’nun Hayatı Film Oluyor


Türkiye, yasa boğulduğu 2017 yılbaşındaki “Reina” saldırısının ardından Şubat ayında kuyuya düşen henüz 3 aylık bir köpek için kenetlendi.
Güralp, Yiğit
Günlerce onun kuyudan kurtarılması beklendi ve 11 gün sonra o iyi haber herkesin içinde bir umut doğurdu. Umudun adı da “Kuyu” oldu...

“Sınav”, “Kavak Yelleri”, “Uzun Hikaye” ve son olarak “Ayla” gibi yapımlarla adından sözettiren Yiğit Güralp yeni filminde “Kuyu” köpeğin hikayesini anlatacak. Henüz başrol oyuncusu dünyaya gelmedi ama filmin reklam çalışmaları başladı bile... Film yıl sonunda sinemasever ve hayvanseverlerle buluşacak…

Güralp’le “Kuyu”yu ve onun yarattığı umudu konuştuk...

- 2017’nin en çok konuşulan filmlerinden “Ayla”nın “Oscar”a gidip gitmeyeceği tartışılırken bir de filmin ABD’yi “sevimli” gösterdiğine ilişkin eleştiriler yapıldı. Bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Aslında biz yapmak istediklerimizi, derdimizi filmle anlatıyoruz. Filmin üzerine söylenenlerin üstüne söz söylemeyi çok gerekli bulmuyorum. İnsanların söyledikleri üzerine konuşmak polemik yaratıyor. 70 yıldır fonda Kore’nin olduğu bir iki hikaye dışında yok. Yüzlerce Vietnam filmi var ama bizim bir tane Kore savaşını anlatan film yok. Benim 120 dakikam var. Ben 120 dakika boyunca kuzeyliler ne yapmış, güneyliler ne yapmış, ideolojik olarak durum nerede geziniyormuş, film zaten buna odaklanan bir film değil. Film bir “Kore Savaşı” filmi de değil. Film bir sevgi filmi, bir baba kız hikayesi. Bu 120 dakika içerisinde Türk sinemasının 70 yıldır anlatmadığı şeyi ben anlatacağım diye bir şey de yok. Bu film Amerika’ya yaranmak için yapılmış bir film değil. Süleyman amcanın hikayesini anlattım.

- Süleyman amca ile filmden sonra görüşme şansınız oldu mu? Nasıldı duyguları?
- Süleyman amcanın kızıyla ve torunuyla konuştuk. Hastalık sürecinde de her gün telefonla konuştuk. Eşi Nimet hanımla hayata veda etmelerinin arasında 12 saat var. Elimden geldiğince yanlarında oldum.

- Yeni filminiz “Sarıl”... Geçen yıl bir kuyuya düştükten sonra Türkiye’nin gündemine gelen “Kuyu” köpeğin hikayesi...
- “Kuyu”, kuyudan kurtarıldıktan sonra bir virüs kaptı ve ölümle mücadele etti. “Haçiko Derneği” “Kuyu”yu sahiplendi ve bu hastalık sürecinde tamamen basından, gözlerden uzak olabileceği, rehabilite olabileceği, sakin, huzurlu bir yere gönderildi. Bu süreç içinde “Haçiko” dışında hiç kimse “Kuyu”ya ulaşamadı. “Haçiko”nun kurucusu Ömür Gedik geçen haftalarda bir videosunu paylaştı. Çok sağlıklı bir çocuk. Kangal kırması olduğu için oyun oynarken sizi devirebiliyor. Şu an çok sağlıklı.

- “Kuyu” filmde olacak mı? Yaşadığı stres etkiler mi acaba onu?
- “Kuyu”nun ilk 3 aylık hikayesini anlatacağımız için filmde olmayacak. “Kuyu”yu oynayacak bir köpeğimiz olacak. Mart ayında dünyaya gelecek. Daha filmin oyuncu kadrosu belli değil... (Gülüyor) 3 ay boyunca bir eğitimden geçecek. Haziran ayında sete hazır hale gelecek.

- Hayvan hakları savunucuları buna ne diyecek acaba? Hayvanların film setlerinde olmasından rahatsız oluyorlar.
- Film yapmanın bir protokolü vardır. Biz ilk önce “Kuyu” filminin hayata geçme olanaklarını yerine getirdik. Yapımcımız Emre Oskay ve İlkem Şahin, bu filmin doğru biçimde yapılabilmesi için bütün şartları yerine getirmeye hazır olduklarını söylediler. Hemen ardından “Haçiko Derneği”yle biraraya geldik. Sağolsunlar Ömür Gedik ve dernek yöneticileri olumlu baktı. Bizim hikayemizde robotik kol yapan çocuklar, kurtarmada yer alan madenciler, itfaiye erleri ve pek çok insanla görüşeceğiz. Hikayelerini onlardan dinleyeceğiz. Ve filmin içindeki hikayelerini, gerçekle kurguyu nasıl harmanlayacağımızla ilgili senaryoyu çalışacağız. Eş zamanlı olarak da filmimizin setinde ve köpeğimizin eğitim sürecinde “hayvanlara zarar verilmemiştir sertifikası” alacağız.

- “Kuyu”yu filme çevirme fikri nereden çıktı?
- Sinemanın her şeyi kayda geçirme ve ölümsüz kılma gibi bir gücü var. “Kuyu”nun unutulmaması lazım. Ve bu film bütün dünyada izlendiği zaman bugünün dünyasında ufacık bir can için koşturan bu insanlar nerede diye soracaklar? Bu film önyargıları da kıracak. “Sarıl” bir motivasyon filmi. Bu filmi izleyen insanların iyiliğe olan inancı tazelensin istiyorum.

- Tecavüzden, dayağa çok sayıda acı olaya maruz kalan sokak hayvanları için bir umut olacak mı bu film?
- Filmin niyeti büyük bir aile olmak. Sinemanın gücünü yanımıza alıp bir farkındalık yaratmak istiyoruz. Bu filmden çıktıktan sonra sokaktaki hayvanlara daha farklı bir gözle bakılacaktır.

- Filmlerinizde öne çıkan bir nokta da müzikleriniz. Bu film için görüşmeleriniz var mı?
- Bu işin müzik prodüktörlüğünü ben yapmak istiyorum. Bazı şarkıları inandığım müzisyenlerle yapmak istiyorum. Motivasyon filmi olduğu için bu tür filmlerin müzikleri de çok iyidir. Müzikal yanı çok güçlü olacak. 15 yaşımda çalıştığım mağazanın karşısında bir müzik market vardı. Sahibi Mustafa Kaynakçı’nın oğlu Sinan vardı. Sonra bu iki çocuk büyüdü... Biri “Kavak Yelleri”nin senaryosunu yazdı, biri de müziklerini yaptı...

Aydınlık Gazetesi - 10.02.2018, Cumartesi (Sezim Özadalı)