Acar, ÖzgenAcarer, ErkAkalın, CüneytAkalın, ErdalAkansu, Ahmet AydınAkatlı, Zeynep AltıokAkıl, YunusAkgüneş, GürkanAkkaya, MehmetAldoğan, YazgülüAlogan, YavuzAlpöge, AtilaAndaç, FeridunAltan, SanemAnlatan AdamArapkirli, ZaferAşık, MelihAtaer, EceAtaklı, CanAtay, ErdemAteş, KemalAtkaya, KanatAvşar, BurakAydın, İclalAydınlık Gazetesi'nden SeçmelerBabaoğlu, HaşmetBalbay, MustafaBalcı, CeyhunBaş, MelihBaşkaya, MümtazBaştürk, OnurBayer, YalçınBehar, AslanBele, TansuBelge, Fatma BatukanBelge, OnurBenbaşa, İzakBenmayor, GilaBeştepe, NaciBilen, BurakBipolar Pisi DergisiBirGün Gazetesi'nden SeçmelerBirsel, GülseBulut, ArslanBursalı, OrhanCaymaz, OnurCansen, EgeCeminay, CemCoşkun, BekirCumhuriyet Gazetesi'nden SeçmelerÇakır, CengizÇekiç, OrhanÇekirge, FatihÇelik, BurcuÇelik, EsraÇelik, MuratÇelik, YusufÇölaşan, EminDağdelen, ÇisemDağüstün, GüvençDeğişik Kaynaklardan AlıntılarDemir, TülayDemirel, SerhatDemirsoy, AliDeringör, HalitDevrim, SerdarDidrickson, Özgür KeşaplıDoğru, NecatiDuman, SelahattinDündar, UğurElçioğlu, Abdülkadir (Aptülika)Erçin, RecepErdem, ErenErdemil, EnderEren, AyşenErgenekon, BegümşenErgu, ElifErkin, AytunçEvren, BurçakFaraç, MehmetGaia Dergi'den AlıntılarGazete Vatan'dan SeçmelerGedik, ÖmürGöğüş, TuğrulGönenç, İbrahim EthemGönensin, OkayGönültaş, NuhGreenpeaceGültekin, Mehmet BedriGüneş, ÖzgeGürbüz, KorayGürbüz, MustafaGürbüz, ÖzgürGürcanlı, EmreGürdeniz, CemGürel, Buket AşçıGürgün, AbdullahGüven, CeyhunGüzin AblaHakan, AhmetHilmi, TurgayHızlan, DoğanHürriyet Gazetesi'nden Seçmelerİnce, Bülentİnce, Özdemirİplikçi, MügeKadak, ŞelaleKalkandelen, ZülalKaynak, UğurKeskin, HakkıKılıç, BurakKılınç, İsmailKırca, LeventKızık, SerdarKiremitçi, TunaKızılcık, GamzeKoç, YıldırımKoçak, DilaraKongar, EmreKoramaz, EminKörpınar, Mehmet AliKumbasar, CerenLaçin, BernaLivaneli, ZülfüMahalli, HüsnüManisalı, ErolMaro, AsuMengi, GüngörMengi, NazlıMengi, RuhatMeral, BüşraMertoğlu, BurcuMeydan, SinanMollaveisoğlu, TuncayMuhtar, RehaMunyar, VahapMuratoğlu, MuratMutlu, MustafaMünir, MetinOcak, SerkanOğuzhan, EbruOrtaş, İbrahimOrtaylı, İlberOtyam, FikretÖcal, HakkıÖnder, DilekÖnkibar, SabahattinÖzalp, AtillaÖzbey, İpekÖzbey, SavaşÖzçelik, İsmetÖzdağ, ÜmitÖzdil, YılmazÖzdoğan, Şenay KoçyiğitÖzer, VerdaÖzgentürk, IşılÖzgünaydın, LütfiÖzkök, ErtuğrulÖzkaya, OrhanÖzkul, TürelÖzsezgin, KayaÖztürk, SaygıPamukoğlu, MustafaPerinçek, DoğuPerinçek, ŞulePolat, SonerRehber, ErkanSarova, DemetSaymaz, İsmailSemercioğlu, CengizSerdaroğlu, RıfatSert, ÇağrıSipahi, DenizSoner, YunusSoybaş, FulyaSoysal, MehmetSöğüt, MineSönmez, SıddıkSönmez, YücelSöylemez, AdilSöylemez, Hasan UfukSözcü Gazetesi'nden SeçmelerSusan, ÇetinŞansal, BarbarosŞendir, ÖzayŞenocaklı, MineŞensoy, FerhanŞensözlü, CihanŞirin, SelçukTaban, IşıkTakan, AhmetTamer, RaufTanay, EfeTEMA Vakfı Sitesi'nden AlınanlarTemel, Şehime G.Tez, MehmetTezel, BerilToker, ÇiğdemTılıç, L. DoğanTönbekici, MutluTuna, Muhammet CihatTuran, PınarTuran, RahmiTüren, Ahmet ÖzgürTürkmen, KemalUçar, HüsnüUçar, SultanUlusoy, MehmetUras, GüngörUygur, TülinÜnal, MecitÜstündağ, MehmetÜzmez, SüreyyaVardan, UğurVodinalı, HüseyinYalçın, SonerYaşin, MehmetYavuz, AhmetYavuz, YusufYemişçigil, AyşeYeniçay, Gülseren E.Yıldırım, DenizYıldırım, OktayYıldız, GaniYıldızoğlu, ErginYılmaz, İhsanYılmaz, SerpilYurddaşer, SüleymanYuva, MehmetYücel, MerihYücel, RıfatYümlü, Pınar DoğanYümlü, ZaferYüzak, ÖzlemZelyut, RızaZeyrek, DenizZileli, Ümit

01.04.2021 / Bülent İnce - Pencereme Konan Kuşlar


Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım çok büyük bir üzüntüsünü anlattı. Büyük bir kuş severdir. Evinde çok çeşitli kuşlar besler. Yaklaşık beş yıldır beslediği bir kuş kendi hatası yüzünden ölmüş. Telefonda ağlamaklı uzun uzun anlattı, yetmedi buluştuk, gözlerindeki derin üzüntüye şahit oldum. Bu, benim yıllar önceden bizzat bildiğim bir üzüntüydü.

Ben de çok severim kuşları oldum olası. Renkleri, o renklerin armonisi, çıkardıkları sesler, insanın zihninde, kalbinde bıraktıkları izler, verdikleri ilhamla onlar doğanın en muhteşem yaratıklarıdır bence. Bazen pencereme konarlar; onlar ürkek, telaşlı, içeriyi süzer, ben onların zamanda atlıyormuşum hissi veren hareketlerini izlerken mutlu anlarımı yaşarım. Kimi zaman kanatlarına takılsam diye düşlerim.

Engin maviliklerde eşlik etmeyi arzuladığım bu zarif yaratıklar bende unutamadığım izler bıraktılar. Gariptir benden hiç çekinmiyorlar. Beni pencerede gördükleri her gün hiç korkmadan pencerenin pervazına konar, bana bakar ve birkaç saniye sonra uçup giderler. 8’inci kattaki bizim pencere aslında bizim mahallenin kuşlarının alışkanlık halinde kanatlarını dinlendirdikleri bir konak. Ama yine de benden çekinmemeleri mutlu ediyor beni. Siz hiç ağlayan bir kuş gördünüz mü? Ben gördüm.Yıllar önce bahçe katındaki evimin penceresinde otururken, çok yakınımda patlayan sesi takiben gözümün önündeki ağaçtan düşen karganın gözyaşlarına tanık oldum. Tam karşımda acı içinde kıvranırken bana baktı bir an. Zalim bir merminin kan içinde bıraktığı pençesini kah yere sürüp kah gagasıyla pansuman ederken benden yardım ister gibi bakıyordu. İşte orada gördüm kuşun gözyaşlarını. Kurşun bana da değmiş olmalı ki benimde bir yerlerim kanamıştı. O gün orada olsaydınız gözlerimden akan kanı görürdünüz.

O karganın sahipsizliği bende kuş besleme isteği doğurdu ve iki tane muhabbet kuşu aldım. Aslında iki tane esir getirmiştim evime biliyordum ama onları avcıların kurşunlarından koruyor olmakta teselli buluyordum. Her gün kafesin karşısına oturup seyre dalıyordum. Yem yerken, su içerken, birbirlerine şarkılar söylerken, oyun oynarken, bıkıp usanmadan bütün zamanımı onlarla geçirmek en büyük zevkimdi. Ama onlar beni hiç sevmediler, anlıyordum bunu.

Arada bir kafesten çıkarır evin içinde dolaşmalarını sağlardım. Çok mutlu olurlardı, anlardım. Bir gün balkon kapısının açık olduğu bir anda kuşlardan biri uçup gitti. Hiç kıpırdamadan ardından bakakaldım. Hiçbir şey yapamamıştım. O gün hayatımın mutlu yanı da uçup gitmişti o kuşla beraber. Kendime gelince diğer kuşu aradı gözlerim. Perdeye konmuş sessizce bekliyordu. Başının hareketleri acayip hızlanmıştı. Bir tedirginlik sinmişti hareketlerine. Bir müddet sonra kafesine girdi ve sürekli, hiç kesintisiz ötmeye başladı. Bir o yana bir bu yana attı kendini, döndü durdu. Bir gün, iki gün, yemine dokunmadı, su içmedi. Bir sabah kalktım ki ölmüş.

O günden sonra bir müddet ne pencereye bakabildim ne de gökyüzüne. Zaten kuşlar da bir zaman pencereme konmaz oldular. Yıllar önce oturduğum o bahçe katlı evin önünden her geçişimde adını koyamadığım bir hüzün basardı. Bir şey gelir kalbimi sıkıştırır ne olduğunu anlayamazdım. Birçok şeyin içerisinde unuttuğumu sandığım bir kareydi yukarıda anlattıklarım. Arkadaşımı dinlediğimde o yılların sisli perdeleri bir bir aralanınca hepsi gözlerimin önünde ete kemiğe büründüler bir anda.  Anılarımız zaman makineleri gibidir alır götürür işte böyle.

Aydınlık Gazetesi - 01.04.2021, Perşembe