11.12.2015 / Füsun İkikardeş - Yaylalar O’nun Adını Unutmayacak


“Yeşil Yol”
a karşı ilk Havva Ana geçti iş makinelerinin önüne. “Zararı çoktur, oradaki hayatı durdurur, güvenliği bitirir” dediği projeye her defasında isyan etti. Havva Ana şimdi zaferine ulaştı.

Havva Ana 

“Yeşil Yol Projesi”, ilk kez Haziran ayında Havva Ana ile adını duyurdu. Yaylalarını korumak için dozerin önüne can siperane kendini atan bu Karadeniz’li kadının resmi, çevrecilerin, vatanseverlerin simgesi haline geldi. Asıl adı Rabia olan Havva Ana, “Yeşil Yol”a karşı yaptığı bir konuşmada, “Bu yaylaları, topraklarımızı, Havva ebelerimiz, analarımız bizlere bıraktı” dediği anda, kamuoyu O’na “Havva Ana” adını yakıştırdı. Havva Ana, “Danıştay”dan çıktığı söylenen ancak henüz tebligatı davacılara ulaşmayan “yürütmeyi durdurma kararı” üzerine “Aydınlık”a konuştu ve dedi ki, “Biz devletsiz, devlet bizsiz olamaz! ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin adaletine güveniyoruz.”

 

Sahibi Olmayan Proje

 

Adı afilli ve çevreci “Yeşil Yol” planı, Ordu’dan başlayarak Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Rize ve Artvin’e kadar tüm Karadeniz sahil şeridini kapsayan bir plan. Her şeyden evvel, “Yeşil Yol”un (diğer adı yayla koridoru) nasıl yapılacağı henüz belirsiz... Bin 500 km’si asfalt, toplam 2 bin 500 km’lik devasa “yayla otoyolu” birkaç yıl önce 6 ilin (Ordu, Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Rize ve Artvin) valiliklerine ihale edildi. Ne var ki valiler, “Yeşil Yol”a dair soruları yanıtlamaktan ısrarla kaçınıyor. İş makineleri, son 2 yıldır dağı taşı kazmaya başladı, ancak yol çalışması “Kavrun Yaylası”na ulaştığında, köylü isyan etti. En önde Havva Ana vardı. Havva Ana’ya neden bu kadar kızdığını, planın ne kötülüğünü gördüğünü sorduk. O’nunla karlar altındaki Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde yer alan köyünde konuştuk, anlattı.

 

Yaylamız Evimizin İçidir

Yaylalarımız 

“Danıştay kararını duydum, bekliyorduk. Umutlarımız var, söndürmedim. Bizler adalete güvenen insanlarız. Kararımız doğrudur. ‘Türkiye Cumhuriyeti’ hukukuna saygı duyarız” diye söze başladı ve devam etti: “Biz kitap okumadık, hayat okumuşuz. Yaşadığımız memleketimiz burası. Atalarımızdan, dedelerimizden bu memleket bize kaldı, torunlarımıza da bunu bırakmak bizim vazifemizdir. Bizim yaylamız, eviminizin içidir. Çoluk çocuğumuz, hayvanımız, hepsi yayladadır. Mayıs’ta gider Kasım’da yayladan döneriz. Yaylalarımızı birbirine birleştirecek bir yol bize gerekmez. Her yaylanın zaten yolu var. Bizi düşünüyorlarsa bu yolları onarsınlar. Söz bizden bir kere çıkar: Bu yolu istemiyoruz!”


Peki, adı üstünde “yeşil” hem de “yol”! Neden “Yeşil Yol”a karşı Havva Ana? Yanıtı şöyle: “Biz yola karşı değiliz, ileri görüşlü insanlarız. Ama her yaylanın yolu var, yeşil yolla yaylalar birbirine kavuşacaktı. Böyle olursa kimin gelip kimin gittiğini kontrol edemezsin. Ama şimdi 80 yaşında da olsa burada olan biri yaylasına kimin gelip gittiğini görür. Yol olunca göremezsin. Zararı çok. Oradaki hayatı da durur. Güvenlik biter. Şimdi hayvancılık, çoluk çocuğumuz güvendedir. Kapıyı bile kilitlemeyiz. Yol olursa, demir kapı bile olsa kimin gelip gittiğini bilemeyiz.”

 

Bende Halatlar Koptu

 

Havva Ana, iş makinelerini gördüğü andaki tepkisini şu sözlerle anlattı: “Samistal yaylasında az kişi vardır, buradan uzaktır. Biz toplandık 15-16 araba oraya gittik. Daha oraya varmadan önce yolu kapatmışlar. İş makinesini yolda bırakmışlar. Arabanın bozuk olduğu falan yok. Bize tuzaktı. Çoluk çocuk taş taşıdık, 3 saatte taştan yeni bir yol yapmışız! Şimdi o taşı kaldır desen kaldıramam. Gittik ki yukarıda makine çalışıyor, 100 metre ilerlemişler, ben onu görünce isyan ettim! ‘Bu makinenin görevlisi kim’ dedim. ‘Biz emir kuluyuz, vali emretti’ dediler. Vali bu yaylanın yaşantısını bilir mi? Geldi, bizimle hiç konuştu mu? ‘Ya vali buraya gelecek ya bu makine gidecek’ dedim. Halatlar bende koptu. Toprağımıza sahibiz, vatanımıza sahibiz. Karadeniz’de bir Çamlıhemşin kalmış, ama kesinlikle elden çıkartmayacağız!”

 

Yabancı Madencilere Hazırlıyorlar

Fırtına İnisiyatifi 

Çamlıhemşin’in yerlilerinden ve “Fırtına İnsiyatifi” girişimlerinin destekçilerinden Ömer Biryol “Yeşil Yol” arkasındaki oyunları sıraladı: “2200 metre yükseklikte alanda, ‘Ayder’ gibi turizm merkezi yapılması, doğal su kaynaklarını da kirletecek. Birinci neden bu. Türkiye’nin en içilebilir suyunu kirletecek projeye hayır diyoruz. İkincisi yapılacak yol, çok geniş. 9 artı 2 genişliğindeki yolların, 2200 metredeki yaylaları birbirine bağlamanın amacı sadece turizm değil. Yerel halkın elinden alınıp başkalarına kiralanması ya da nakliye araçlarının gidebileceği genişlikte yollar yapıp maden arama faaliyeti amaçlanmış olabilir. Bunlar milli kaynaklar, başka bir ülkenin maden şirketine, kurumuna satılmasına karşıyız.”

 

Biryol, projenin sahipsiz olduğuna da dikkat çekti: “Hiçbir bakanlığın haberi yok. ‘Orman’, ‘Köyişleri’, ‘Turizm’, ‘İmar İskan Bakanlığı’na dilekçe verdik, hiçbirinin bu yolun yapımından haberi yok. ‘Bizim bilgimiz yok’ cevabı geldi. ‘Dokap’, yani ‘Doğu Karadeniz Kalkınma Projesi’ diye bir kuruluş. ‘AKP’li milletvekili ve işadamlarından oluşuyor. Bakanlıktan gizli, adeta illegal bir girişim.”

 

Tebligatı Almadık

 

“Danıştay”da “yürütmeyi durdurma kararı” çıktığı ileri sürülen dava, “TEMA”nın açtığı dava. “TEMA Vakfı Rize Temsilcisi” Nevzat Özer, “TEMA”ya bir tebligat ulaşmadığını belirtti. Benzer açıklama “Genel Merkez”den de yapıldı. Karar henüz “UYAP”da yayınlanmadı.

 

Aydınlık Gazetesi - 11.12.2015, Cuma