11.08.2017 / Sedir Ormanlarını Karıncalar Koruyor


Antalya’nın “Elmalı İlçesi”nde koruma altındaki sedir ormanını 46 yıldır kırmızı karıncalar koruyor.
Sedir Ormanları
Elmalı’ya bağlı “Çığlıkara” Bölgesi, Türkiye’de sedir ormanlarının en çok bulunduğu ve korunduğu bölge olarak biliniyor. 1850 metre yüksekliğindeki bölgeye 1971 yılında Ankara’nın “Kızılcahamam İlçesi”nden 25 karınca yuvası getirildi. Yapılan taşıma ve bölünmelerle yuva sayısı 400’e yükseldi. Aralarında 2-3 metre yüksekliğinde, 6 metre uzunluğunda olan yuvalar genelde çürük ağaçların enkazlarında ve köklerinde yer alıyor. Bir yuvada bir veya birden fazla üreme yeteneği olan dişi karıncayla 300 bine yakın cinsiyeti belli olmayan işçi karınca bulunuyor.

“Zararlıları Yiyorlar”

Kırmızı orman karıncaları sedir ağaçlarına zarar veren her türlü böceği, tırtılı, yaprak arılarını, larvaları, kelebekleri, böcek pupalarını ve bitki bitlerini yiyerek orman zararlılarına karşı işçi gibi çalışıyor. Yaklaşık 300 bin karıncadan oluşan bir yuva bir hektarlık alandaki kene dahil orman zararlılarının yaşamasına izin vermiyor. Büyük böcekleri salgıladıkları formik asitle etkisiz hale getiren karıncalar bu sayede kendilerinden 10 kat büyük böcekleri bile yuvalarına taşıyabiliyor. Bitki tohumlarını dağıtarak sedir ormanlarının çoğalmasına katkı sağlayan kırmızı karıncalar, bölgedeki zararlıları yok ettiği için bal üretiminin artmasına da katkı sağlıyor.

“İnsanlar Karınca Yuvalarını Tahrip Ediyor”

“Elmalı Orman İşletmesi” Müdürü Dilek Öztekin, “Sedirin dünyada en çok yayılış gösterdiği yer ‘Çığlıkara Tabiatı Koruma Ormanı’dır. Tabi ağaç özel olunca ona da özel muamele yapmak durumundayız. Bu ağaçlara zarar veren böceklerle mücadele ederken kimyasal mücadeleden kaçınıyoruz. Kırmızı orman karıncası, kıymetli sedir ağaçlarımıza zarar veren böcekleri yiyerek yok ediyor. Burada bir koku geliyor. Bu karıncaların salgıladığı formik asit. Bazı vatandaşlarımız bu formik asitten şifa bulduğunu iddia ediyor. Özellikle astım hastalığına karşı. Bilimsel olarak ispat edilmiş hiçbir şey yok. Özellikle geliyorlar, bu yuvaları tahrip ediyorlar, bilinçsizce. Bizim biyolojik mücadelemizi olumsuz yönde etkiliyorlar. Belki de kendilerine zarar verdiklerinin farkında değiller. Özellikle vatandaşlarımızdan ricamız, bilimsel olarak ispat edilmemiş bu şeyin peşinde koşmasınlar. Bu yuvalarımıza zarar vermesinler.”

Aydınlık Gazetesi - 11.08.2017, Cuma