10.06.2017 / İzmit Körfezi’ndeki Sızıntının Raporu 6 Aydır Açıklanmıyor!


İzmit Körfezi’nde Ocak ayındaki yakıt sızıntıyla ilgili rapor 6 aydır açıklanmıyor. Raporun açıklanmasını isteyen “Kocaeli Çevre Mühendisleri Odası” Başkanı Sait Ağdacı, kirliliğin boyutlarının bilimsel olarak bilinmediğini belirterek “Körfezden çıkan midyeler bile yenmez” dedi.
İzmit Körfezi'ndeki Yakıt Sızıntısı
İzmit Körfezi'nde geçtiğimiz Ocak ayında yakıt sızıntısı oldu. Sızıntı nedeniyle çevre kirliliği oluştu, deniz canlıları öldü. “Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı”, aynı günlerde sızıntının kontrol altına alındığını açıkladı. Ancak olayın üzerinden altı ay geçmesine rağmen sızıntının hangi limandan kaynaklandığı ortaya çıkmadı. “Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü”, sızıntıyı ve tahribatını araştırmak için denizden numune toplamasına rağmen olayla ilgili rapor halen açıklanmış değil. Bir an önce raporun açıklanması gerektiğini söyleyen “Kocaeli Çevre Mühendisleri Odası” Başkanı Ağdacı, “Burada 6 ay önce kirlenme oldu. Çıkıp da kimse bunun akıbetini sormuyor. Kirlenmeden ötürü, midye bile yemeyin diyorum. Kanserojen madde var. Denizin içinde ağır metal var. Sadece bu Ocak ayındaki kirlenmenin cezasını yıllarca çekeceğiz” dedi.

“Kirlenmenin Neticesi Ne?”

“Aydınlık”a açıklama yapan Sait Ağdacı şunları söyledi: “Numunenin sonuçlarını soruyoruz. Yanıt yok. Biz öncelikle bu ilin yöneticilerinden soruyoruz. Buradaki kirlenmenin neticesinde ne oldu? Kime ne ceza verildi? '28 yerden numune aldık’ dediler. Onları, burada araştırdılar. Aldığınız numunenin sonuçları nedir? Kamuoyu aydınlatılsın, niçin aydınlatılmıyoruz? Bizim gidecek bir yerimiz de yok.”

5 Balık Türü Kaldı

Bölgenin sanayi tesislerine doyduğunu belirten Sait Ağdacı, çevre hava ve deniz kirliliğinin kritik durumda olduğunu söyleyerek şunları aktardı: “Körfeze daha fazla sanayi tesisi kurulmamalı. Körfez’de 1970’lerde 56 tür balık vardı. Bugün 5 tür balık var. Bu sorun, atıkların körfeze ulaştırılmasını engellemeden çözülemez. Atık arıtma tesisleri yaparken, buralarda çevre mühendisleri olacak. Olacak ki bu sanayi atıklarının deşarjları arıtılmadan denize gitmesin. TÜİK’in 2012 verilerine göre 1 buçuk milyar metreküp endüstriyel atık suyun yüzde 80’i direkt bizim su kaynaklarımıza düşmüş. Bunların (sanayi tesisleri) artırma tesisleri olmayan da var. Belediyenin yaptığı 16 tane arıtıma tesisi var. Ama her fabrikanın, çıkardığı atık suya göre kendi arıtma tesisini yapması lazım.”

Algler Örneği

“Deniz ekolojik yaşamı yok ediliyor. Buna bir örnek de, körfezin yüzeyini kaplayan algler. Körfez’de, atık su girdilerinin, yani azot ve fosforun artması, algleri çoğalttı. Alglerin fazlalaşması aslında bir neden değil, sonuç. Deniz suyundaki azot ve fosforun fazlalaşmasının bir sonucu. Algler az olduğu takdirde aslında su ekosistemine faydalı. Ama fazlalaştığı zaman deniz canlıları ölmeye başlıyor. Deniz canlıların ölmesi demek, insanların zararı demek ve insanların da bu canlıları tükettiği zaman aynı tehlikeyle karşı karşıya kalması demek.”

“Zeytin Halk Sağlığıdır”

Zeytinlik tasarısına da deüinen Sait Ağdacı, “Çernobil” kadar ağır sonuçları olacağını söyledi. Halk sağlığı için zeytinliklerin korunması gerektiğini belirten Ağdacı, “Zeytin ağaçları konusu bir ekonomi ve halk sağlığı sorunudur. Zeytin ağaçlarını kesersek, zeytini ithal etmeye başlayacağız. Ekolojik ve halk sağlığı boyutu ise zeytin yağı yerine, palmiye yağı kullanmaya başlamamız olacak. Zeytinliklerden başka madencilik yapacak yer yok mu?” dedi.

Aydınlık Gazetesi - 10.06.2017, Cumartesi