05.10.2014 / Beyaz Melekler Barınakta


Okuyacağınız satırlar, hayatında ilk defa barınağa gitmiş bir insanın utanç tefrikası. Bennu Gerede’nin barınaklara dikkat çekmek amacıyla çektiği fotoğraflardan biri için “Çeşme Barınağı”nda kafese girdim. Çıktığımda kalbim kıyafetlerimden daha kötü kokuyordu; ruhum, kollarım ve bacaklarımdan daha fazla yaralıydı...

Beyaz Melekler Barınakta 

İnsanlığımdan utandım. Her yaz tatil yaptığım Çeşme’de, her gün plaja gittiğim yolun üzerinde 700 muhtaç köpeğin sığındığı bir barınak varmış da benim haberim yokmuş. Bennu Gerede aramasa olmayacaktı belki de... “Siz kafeslere gireceksiniz ben fotoğraf çekeceğim var mısın?” dedi. Kabul etmemek hangi vicdana sığardı?

 

Bembeyaz elbiselerle en doğal halimizle gereksiz göndermelerden uzak, kendimizi o köpeklerden biri yerine koymaya çalıştık. Biz empati denizinde dalgalarla boğuşurken, Bennu suratımızdaki medcezirleri, allak bullak oluşumuzu görüntüledi.

 

Açlar, kirliler, kötü kokuyorlar, yaralı olanlar var ama en çok sevgiye muhtaç oluşları bitirdi beni. Bir kafeste birini severken yan kafeste “Beni de sev” diye ağlayan köpekler duydum...

 

Çöp, plastik ve yemek artıklarından oluşan sinekli mama saati geldiğinde sevinçten zıpzıp zıplayan köpekler gördüm...

 

En besili, sağlıklı ve cins olanlar ön tarafa ayrılmıştı. Barınağın vitrin mankeniydi onlar, bir yuva bulma ihtimali en yüksek olanlar...

 

Ama arka taraftakiler o koca cüsseli bebekler? Kafese girdiğim an dört bir yanıma atlamalarını hayatım boyunca unutamayacağım. O muhtaç durumlarına rağmen hiçbir vahşi hal yoktu tavırlarında. Bebek deyişim bu yüzden zaten. En büyüğünün arka ayaklarının üzerinde şaha kalkıp Pelin Batu’ya arkadan bir sarılışı vardı itiraf edeyim ben korktum, Pelin korkmadı. Köpeği uzaklaştırmak isteyen görevliyi tek bir el hareketiyle durdurdu “Korkutmayın lütfen” dedi. Konuşa konuşa sakinleştirdi, boynuna dolanan patilerini çözdü, sevdi, sevdi, sevdi...

 

Vaktinin çoğunu barınaklarda onlara ayıran arkadaşlarım beni ayıplıyor belki şimdi... Haklısınız. Yaşanan dramın ne kadar azına vakıfmışız meğer: Dün araştırdığıma göre Türkiye’de yaklaşık 200 barınak ve 60 binden fazla köpek varmış bu halde.

 

Evinize En Yakın Barınağı Tespit Edin

 

Bolluca’dan sonra Niğde’yi duymuş, açlıktan ölen köpeklerin fotoğrafına üç saniyeden fazla bakamamıştım bile... Sosyal medya üzerinden başlatılan sanal imza kampanyalarına imzamı atmış, bağış için gönderilen hesap numaralarına bütçeme göre üç-beş yatırmış, kenara çekilmiştim. “Bu da bir şey” diyebilirsiniz ama ben artık diyemem. Muhtaç oldukları şeyin yemekten çok sevgi olduğunu gördükten sonra artık kolay kolay kenarda duramam. Elimizi taşın altına koyma zamanı geldi de geçiyor bile.

 

Mesela herkes evine en yakın barınağı tespit etmeli önce, gidip tanışmalı oradaki dostlarla. Sonra dost kelimesinin hakkını vermeli, ziyaret etmeli, sohbete gitmeli, yemek götürmeli ara ara...

 

Bugün bayram! “HAYTAP”ın (Hayvan Hakları Federasyonu) bayram öncesinde yayımladığı afişinde yazanları aynen alıntılıyorum: “Çoğu belediyede barınak görevlisi tatile gidince, kilit altındaki hayvanlar günlerce aç, susuz kalıp ölüyor. Vicdanlara sesleniyoruz! Lütfen bu bayramda en yakınınızdaki barınakları ziyaret edin, onlara gönlünüzce destek olun.”

 

Kafesin İçinden Sözler

 

Billur Kalkavan: Beni al, beni al, hayır beni al diye bakan gözler insanın içini parçalıyor. Hepsini alabilmek istiyorsun ama sadece birini bile alsan yeter!

 

Pelin Batu: Barınaklar, pet shop’lardan alınıp terk edilmiş hayvan toplama kamplarına dönmüş. Bu hayvan ticareti durmalı, serginin amacı da bunu gündeme getirmek.

 

Funda Arcas: Aslında eksiktir hayatta bazı şeyler, bazen izlediğin filmin kurgusu eksiktir, çoğu zaman okuduğun kitabın duygusu, bizimse vicdanımız ve sevgimiz mi eksik acaba?

 

Selen Özgörkey: El uzattık, ellerini uzattılar, ağladılar, sadece karınlarının doyması için gözlerimize baktılar, “Beni terk etme” dediler. Umarım bu proje birkaç taşı yerinden oynatır.

 

Sinem Güven: Bizler bu dünyada yaşam hakkının sadece insanlara değil en az bizim kadar hayvanlara da ait olduğunu hatırlatmak adına bu projeye gönül verdik.

 

Nilgün Özsaruhan: Biz bir avuç insan bu köpekleri çocuklarımız biliyoruz. Karınları doysun ve sevildiklerini bilsinler istiyoruz. Bize el verin.

 

Bennu Gerede: Bir sürü çığlık. O çığlık kulağımı deliyor. Sanki kalbimi deşecekmiş gibi. Açlar, sevgi için. İnsan gördüklerine şükür ediyorlar. En acı tarafı da ne biliyor musunuz? Hayat onlara bizden daha insan olmayı öğretmiş. Çıkarsız, sadık. Belki bize öğretirler bir gün.

 

“Çeşme Barınağı” Türkiye’deki barınakların içinde en iyi durumda olanı. Çekilen bu fotoğraflar 5-20 Ekim’de “Alaçatı Hacımemiş”teki “Heavenlymade Gallery”de, ardından İstanbul ve İzmir’de de sergilenecek.

 

Hürriyet Gazetesi - 05.10.2014, Pazar