01.05.2017 / Tarımda İthalat Bağımlısı Olmayalım


Türkiye birçok üründe kendine yeter konumunu kaybetti. Milli ürünler ithal edilir oldu. “ATB” Başkanı Ali Çandır, böyle giderse “üretimi yeterli ürünlerde bile ithalat kapısının açılabileceği” uyarısı yaptı.
Tarımda İthalat Bağımlılığı
“Antalya Ticaret Borsası” (ATB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, “ATB”nin Nisan ayı Meclis toplantısında “tarımda seferberlik” çağrısı yaptı.

Tarımda seferberlik ihmal edilirse üretimde yeterli olduğumuz ürünler için de ithalat kapısının açılacağı uyarısında bulunarak, “Üreticiyi üretimden vazgeçirmeyecek strateji ve politikaları acilen belirlemeliyiz” diyen Çandır, tarımın seferberlik ilan edilecek noktaya gelmesine ilişkin “Aydınlık”a şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye ekonomisinin pozitif büyüyüp sektörümüzün küçüldüğü çok nadir yıllar vardır. 2016 yılı bu nadir yıllardan biri olmuştur. Türkiye ekonomisi yüzde 2.9 büyürken, sektörümüz yüzde 4.1 küçülmüştür. Bu durumu biz 2003, 2007 ve 2014 yıllarında da yaşamıştık. Ancak, 2016 yılında yaşadığımız küçülme yılların biriktirdiği sorunların da etkisiyle daha yıpratıcı bir daralma yaratmıştır.”

Toprak Kaybı Büyük

“Topraklarının Türkiye genelinde 26 milyon dekarını, Antalya’da ise 320 bin dekarını kaybetmiş, istihdamının yüzde 20’si erimiş ve temel ürünlerdeki yeterlilik oranları düşmüş bir sektör konumundayız. Yıllar boyunca her fırsatta, ısrarla tarımın ülkemiz için stratejik bir sektör olduğunu söylemekteyiz. Bu tespit, karar vericilerimiz tarafından da sıklıkla dile getiriliyor. Ancak stratejik kabul edilen tarıma yeterince ilgi gösterilmiyor. Daha fazla gecikmeden stratejik sektör tespitlerinin gereklerinin yerine getirilmesini bekliyoruz. Çünkü sektörümüzün içinde bulunduğu darboğaz, günlük ve geçici politikalarla aşılmaktan öteye geçmiştir. Bu nedenlerle, şimdi tarımda seferberlik ilan edilmelidir.”

Stratejik Sektör

Tarımda seferberlik ile sektöre itibar kazandırma, üretimde derinlik ve değer zinciri yaratma, maliyet etkinliği sağlama, kapsayıcı ve eğitim odaklı istihdamı artırma, arazi varlığını geliştirme, lojistik ve sertifikasyon sistemini yürütme, örgütlenmeye rekabetçi işlev kazandırma, sosyal güvenliği geliştirme, ticari bilgi odaklı Ar-Ge ve bilişim motivasyonu sağlamanın hedeflenmesi gerektiğini belirten Çandır, “Bu başlıklar birbirlerinden bağımsız olarak uygulanıyor olabilir. Ancak sonuç alabilmemiz için birbiriyle etkileşimli ve organize bir bütünlük içerisinde hayata geçirilmelidir. Tarımın stratejik bir sektör olarak tespit edildiğini ve bu tespitlerin yerine getirildiğini, ancak uygulamalarla görebiliriz. Böyle bir seferberlik ihtiyacını bize gösteren pek çok somut gösterge bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

Yeterlilik Oranı Düşük

Daha önce üretimde kendimize yeterli olduğumuz ürünlerde dışa bağımlı hale geldiğimizi hatırlatan Ali Çandır, “Son dönemde bazı ürünlerdeki vergilerin düşürülmesi ya da vergilerin sıfırlanarak ithalat kapısının açılması kendimize dahi yetmediğimizin göstergesidir. Bitkisel ürünler denge tablosuna göre; son 8 yılda tahıllarda yetersiz üretim söz konusudur” dedi.

Çandır, şu bilgileri verdi: “Mısırda son 16 yılda sadece 1 yıl kendi ihtiyacımızı karşılayacak kadar üretebilmişiz. Kişi başına mısır tüketimimiz azalmasına rağmen ihtiyacımızın yüzde 81’ini karşılayabilmişiz. Pirinç üretimimiz artmasına karşın 16 yılda ihtiyacımızı karşılayacak düzeye ulaşmamıştır. Halen ihtiyacımızın yüzde 70’ini üretebiliyoruz. Kuru fasulyede 16 yıllık geçmişte 2002-2004 dönemi haricinde yüzde 87 oranında yeterlilik derecesine sahibiz. Yeşil mercimekte 2000’li yılların başında ihtiyacımızın yüzde 90’nını üreten ülkemiz, bugün ihtiyacımızın yüzde 43’ünü üretebilmektedir. Kırmızı mercimek ve nohut da yeşil mercimeğin kaderini paylaşıyor. Son 16 yılda kırmızı mercimek ve nohutta ihtiyaç fazlası üretimimiz bulunurken, son 4 yılda üretimimizin hızla düştüğünü resmi rakamlar göstermektedir.”

Aydınlık Gazetesi - 01.05.2017, Pazartesi