Yıldırım Tuna - Devekuşu


Adam pastaneye yanında kocaman bir devekuşu ile gelmiş, birlikte oturmuşlar, adam garsona kola ısmarlamış, devekuşuna da sormuş:

 

- “Ne istersin?” diye...

 

- “Aynısından tatlım” diye cevap vermiş devekuşu, birazdan hesabı istemişler, adam pusulaya bakmış elini cebine atmış, çıkarttığı parayı saymadan uzatmış ve kuruşu kuruşuna ödemiş hesabı.

 

Ertesi gün yine birlikte gelmişler, adam pasta istemiş, devekuşu da:

 

- “Aynısından tatlım” demiş, daha sonra hesap gelmiş, adam yine atmış elini cebine, saymadan hoop, hesap tutarı kadar parayı bırakmış garsonun avucuna..

 

Bu gelişler ve parayı ödeme şekli her gün aynen devam edince, artık garson dayanamayıp sormuş:

 

- “Affedersiniz ama hesap ne kadar tutarsa tutsun, elinizi cebinize atıp çıkan parayı saymadan bana veriyorsunuz ve avucunuzdaki para her seferinde hesapla bire bir tutuyor.. Nasıl oluyor bu?”

 

Adam:

 

- “Yıllar önce sihirli bir lamba buldum, içinden çıkan cin ondan 2 dilekte bulunmamı istedi..” diye başlamış anlatmaya...

 

- “İlk dileğim ne satın alırsam alayım elimi cebime attığımda harcadığım tutar kadar para avucuma gelsin olmuştu..”

 

Garson:

 

- “Harika, böylece bir ömür boyu sıkıntı çekmeden yaşarsınız..” diye atılmış.

 

- “Doğru” diye cevaplamış adam:

 

- “Gazete de alsam, Rolls Royce da param cebimde hazır..”

 

Garson:

 

- “Bir şey daha var efendim..” demiş, “Yanınızdaki bu devekuşu da ne?..”

 

Adam:

 

- “Sorma..” demiş sıkıntıyla başını öne eğerek:

 

- “İkinci dileğimde de tek kelimeme bile itiraz etmeyen uzun boylu ve upuzun bacaklı bir piliç istemiştim..!”